Lilypie Fourth Birthday tickers

Lilypie Fourth Birthday tickers

14 Ağustos 2012

Günü Güzelleştiren Hediye

Bu blog sayesinde tanıştım zoi ile. Ve güzel bir kitap kulübü kurdu bende üyesi oldum tabii. Geçen hafta hediyeleşelim dedi hemen olur dedim. Bana hediye gönderecek Seda idi adresimi istedi ve gönderdim bugünde hediyelerim geldi. Çok mutlu oldum.

Aslında hediye kitap + kahve + çikolataydı ama kalbi o kadar güzelmiş ki daha neler eklemiş. kutuyu açar açmaz mis gibi bir koku sardı ne güzel kokuyor o sabun öyle zaten lavanta kokusuna bayılırım bilmiş yani... Kitap ayraçlarını çok severim daha geçen dedim koleksiyon mu yapsam diye sanki içimi okumuş 2 tane vardı bittim... Seda yakın arkadaşım olsa bu kadar iyi tanırdı beni. Benim kupa ve renkli kalem takıntım vardır. Onlarda içindeydi:) Çikolatayı ve lifi kızım hemen sahiplendi. Birde fotoğraflamayı unutmuşum çok güzel hediye paketi vardı. iş yerinde taşırken fark ettim üstümdeki gömlekle aynı renkti oda tam oldu:)

Seda çok teşekkür ederim. O kadar yoğun bir gün geçirirken gönlümü nasıl ferahlattın. Zoi böyle bir etkinlik yaptığın için sana da teşekkür ederim.

03 Temmuz 2012

Bir Ben Var Benden İçeri

*Aydın Söke- Güzel bir kahvaltıda

Hava sıcak bunaltıyor beni. Bünye tatil istiyor fakat daha çok var tatile ve hazırda bir tatil planı bile yok. Deniz kenarında bir bankta otursam seyretsem denizi. Dalsam hayallere kendimi dinlesem. Biriken iç hesaplarımı kapatsam artık. Devretmek istemiyorum sonbahara bu yaz kapansın bu hesaplar. Hayallerim için bir adım atsam mesela. Biliyorum bir adım atsam gelecek arkası ama korkuyorum işte. Aslında düşünmem fazla attığım adımların sonuçlarını ama işte düşüneceğim tuttu.

Aslında şu andaki tek hayalim kafamı dinlemek. Belki eskiden olduğu gibi katıla katıla ağlayarak içimdekileri dışarı vurmak. Oda artık olmuyor. Ağlayamazdım zaten gizli gizli ağlardım eskiden de fakat şimdi oda yok. Duygularımı çok arka plana atmaya başladım sanırım.

Eşimin doğum günüydü. Çok da değil hani yaşı ama o kadar uzun yıldır tanıyorum ki bana "oo sen bu yaşa bile geldin mi beee" dedirtiyor. Tabi benim 2 sene sonra göreceğim yaşlar. Biliyorum ama nedense içimde o büyüklüğe olgunluğa erişmiş hissetmiyorum kendimi. Hala çocuğum sanki hala o uçsuz bucaksız hayaller kuran 16 yaşındaki genç kızım. Sorulsa ister misin 16 yaşını yok istemem. Hepsi olduğu yerde dursun ben he yeni gelen yaşın eskisinden daha güzel olduğunu düşünüyorum.

Ve şimdi kızım var artık onun yaşlarını sayıyorum. Tam 42 aylık. Tam 3,5 yaşında. Kuzum da eylülde başlayacak kreşe ve sonrası gelecek okul hayatı. İnşallah üniversiteyi bitirdiğini de görürüz. Her ailenin çocuğunda görmek istediği mürvetleri görürüz. Kuzum şimdilerde doktor öğretmem olmak istiyor. Büyüdüğünde de gönlündeki mesleği alır eline ve gönlünce severek yapar inşallah.

Herkes için geçerli. Bende şimdilerde okuduğum mesleği yapmıyorum ama mutsuzuyum hayır değilim. Geçen sene hiç düşünmeden attım bir adım hoş halada düşünmüyorum ya. ama iyi geldi kendimi buldum buralarda. Sinirlendim, yıkıldım, neden burdayım dedim, ohh iyi oldu dedim ama bana çok başka bir pencere açtı. Çok yeni şeyler kattı. İyi kötü deneyimlerim oldu bunların sayesinde bilmediğim şeyler ve bilmediğim yerler keşfettim. Oldu oldu güzel oldu. Allah utandırmaz devamında da inşallah.


*İş çıkışı arkadaşlarla sahilde ve kuzuşun bu yaz denizle ilk buluşması

İçimde ne dolmuş ohh döktüm rahatladım. Karmakarışık oldu biraz hızlı hızlı düşünmeden yazınca böyle oluyormuş demek.

08 Mayıs 2012

Çiçekler Bastı

Cumartesi günü Beyza'nın hafif ateşi çıkar ateş düşürülücü verilir düşer. Pazar günü hç bişey yoktur bahçede oynamasından kaynaklandığını sandığım kaşıntı varıdr. Akşam eve gelmez anneannesinde kalır. Saat 11 civarı bir telefon "Beyza su çiçeği çıkarıyor" hönkkkk. Nerden kaptı ki, ne yapsak ki, şimdi acile mi götürsek, hangi ilacı versek gibi düşüncelerle boğuşulur ve kızım 2 haftada bir başka başka hastalıklarla karşımıza çıkarak bizi şaşırtır. Dün doktora götürdük bir antibiyotik, bir kaşıntısı için ilaç ve ateş dürücümüzle evimize geldik. Tabi Beyza bu su çiçeklerini sivilce sanıyor... Anneme " civilcelerim (sivilceleri) çok kaşınıyor anneanne senin civilcelerin kaşınmıyor mu?" diyerek dert yanar... Allah çaresiz hastalık vermesin... Nur topu gibi çiçeklenmiş bir kızım var artık:)

29 Nisan 2012

bol fotoğraflı bugünlere dair bir post

Benim bir blogum var arada vakit bukup yazsam iyi olur.

Bu aralar uzaklaşsam buralardan kafamdaki düşüncelerden diyorum resimdeki gibi bulutların üzerinde olsam...

Papatyalar arasında yuvarlansam...
Bütün sıkıntıları unutsam dimi ne güzel olurdu...

Ama benim bünyem bunları kabul etmiyor. Stres olacak, koşuşturma olacak, hep yapılacak listem olacak ama her zmaan yarım kalacak, kitaplar okunacak ama her zaman arkasında okunacak kitaplar artacak, kızımla gezmeceler tozmacalar olacak, annemle uzun çay muhabbetleri olacak, kardeşlerimle didişmeler olacak, gidilecek düğünler, görülecek yeni bebeler olacak ve ben hepsine nasıl yetişeceğimi düşüneceğim. bünyem bunlarla besleniyor. Ben bunların arasında yazmaya vakit ayırmam lazım.

Bugünlerdeki koşuşturmalara ait bir kaç foto ekleyip şimdilik hoşçakalın der ve kaçarım...

 Ailemize yeni katılan bebeği görmeye giderken...

 Ankara'dan en önemli kare...

 Kızımla hamurdan babası...

Arkadaşlarla kahve keyfi...

 Bitmeyi bekleyen kitabım...


Trabzon...

27 Ocak 2012

arada gelirim bennn

Uzun zaman oldu yazmayalı hem de çokkk. Aslında yazacak not alınması gereken çok şey var. Ama üşeniyorum yazmaya, yazsam da beğenmiyorum. Başlayayım yazmaya neler dökülecek aklımdan…


Tabi ilk olarak hayatımın anlamı kızım. Zor bir dönem geçiriyoruz ama yanı sıra dillendiği ve bizi devamlı şaşırttığı bir dönem. Benim hayatımda duyduğum en güzel cümleyi geçen gün söyledi “seni çok seviyorum anne”. Bunu duyduğumda içim nasıl sızlıyor işte onu kelimelerle anlatamam.

Tabi en büyük favorimiz pepee bu aralar. Sabah gözünü açıyor anne pepee yi aç diyor. Onun şarkılarını söylüyor. Mesela; geçen pepeenin “canım annem iyiki doğurdun beni “ şarkısını söylüyor. Babası kıskandı tabii bana da söyle dedi Beyza başladı söylemeye “ canım babam iyi ki doğurdun beni”. Canım kızım sen iyi ki bizim kızımız olarak doğdun.

Hava kötü olduğunda annemde kalıyor ben görüyorum akşamları oynuyoruz sonra çıkıyorum eve. Aslında çok da istekli bırakmıyoruz kendi istiyor gelmemek çünkü annemler daha eğlenceli. Benim kızım her zaman huysuz olduğundan bu karlı havada eve gitmek istiyor. Kızım yapma etme hastasın zaten sabah gelirken daha hasta olcaksın yok dinletemiyorum. Dün resmen koparıldık nasıl sarıldı anne götür diye ama daha sokağa çıktık yürüyemedik. Annem yalvarıyor gitme hasta olursun sana şöyle yapcam bunu alcam dinlemedi. Ben gittikten sonra dedesi balonlar getirmiş oyunu görünce beni unutmuş tabi… bu akşam evimize gideceğiz eğer bir desin annanneye gitmek istiyorum diye işte o zaman Beyza hanımla papaz oluruz.

Ne güzel kar yağıyor. Yarın inşallah biraz daha dolarda bizde kızımla kar topu oynarız. Tabi hastalığı da geçerse.

Bu kış o kadar çok hasta oldu ki ilk defa iğne oldu ilk defa bu kadar antibiyotik kullandı. Bu iltihaplar, mikroplar tepeden tırnağa her yerine uğradılar yavrumun. İlk defa gece öksürük nöbetine yakalandı ne yapacağımı bilemedim. Anne olarak çaresiz kalmak çok kötüymüş bunu anladım.

İlk defa bu kadar uzun yazdım herhalde inşallah devamı gelir. Benden bu kadar şimdilik.

03 Aralık 2010

Hoş Gelecek

Yarın misafirim gelecek. Bir kişi ama benim gönlümde yeri bir kişilikten fazla.

Beyza doğdu doğalı gelecekti. Aralarımızda espiriler uçuşuyordu. Artık okula başlayınca gelirsin diye. Ama hiç alınmadım biliyorum çünkü işleri çok yoğun yoksa uzatmaz bu kadar. İçim kıpır kıpır nasıl ağırlasam ne yapsam. Aklımda bir sürü fikir.

Aslında ben misafiri çok seviyorum. Devamlı birileri gelsin istiyorum.

İnşallah alnımın akıyla en güzel şekilde ağırlarım M. ablamı da.

09 Kasım 2010

Bir Bisiklet

5-6 yaşlarındayım. Kim söyledi hatırlamıyorum " cennete gidince her istediğin olacak" diye. Ve sonrasında devamlı "cennete gidince bisikletim olacak" diye sevinirdim. En büyük hayalimdi cennette bisiklet sürmek :)

Tabi ki babam dayanamadı ısrarlarıma aldı bisikletimi. Bembeyezdı.

Eşimle aynı apartmanın çocuklarıyız ve devamlı bisiklet sürerdik. Çok anılarım var kocişle ve bisiklet ikilisiyle.

Bir bisiklet ne kadar farklı şeyler hatırlattı. Bir çocuğa cennet cehennem kavramları nasıl anlatılmalı, babanın aldığı güzel bir hediye ve sevgiliyle yapılan bisiklet turları.

Yaşlanmadım dimi ben :((